Press "Enter" to skip to content

Ana Sayfa > Şiirlerim

Şiirler

Güzel kadınım benim.
İnşallah cennet arkadaşım.
Çiçek açmış mezarında.
Çok sevdiğin bir uğraşındı çiçek ve toprak.
Ben anlamam o işten.
Benim çiçeğim sendin.

Bu bayramda ziyaretteyim.
https://www.antoloji.com/bayram-ziyareti-6-siiri/

Gönlümü kaptırdım ben sana, kurban olduğum.
Sen arayacaksın diye gözüm telefonda.
Aşk türküleri çalıyorum bir yandan.
Hem de nasıl türküler.
Eskiden de severdim fakat bugün bir başka güzel.

Kimseden çekinmeden şöyle diyor yaşlı kalbim.
Ben ölmedim dipdiriyim.
Bu aşkı da çekerim.

Ne zaman kapımın önünden geçen bir çift,
Hatta havada uçan iki kuş görsem.
Kıpır kıpır kalbim.
Papatya falı tutmuyorum ama.
Ben o sizin bildiğiniz değilim.
Güneşe. 
Hayata dair her şeye.
Yaşamaya sevdalıyım.

Ben zaten oldum olası âşıktım.
Şiirler söylerdim sevgilime, ayrıca güzel sözler.
Ben onun gülüşünü özledim.

Haydi, gel artık beklediğim.
Bitsin içimdeki belirsizlik, tedirginliğimi al üstümden.
Koşmadan birlikte yürüyelim.
Yorulmasın yaşlı kalbim.

Al yüreğimdeki yangını.
Öldürmez beni içimdeki sızılar, çaresi var.
Çok bekletme.
Bekliyorum.

Daha dün en büyük topu döken bizdik İstanbul’da
Surda gedik açmak için.

Ne yaptık da bir tüfenge teslim olduk, bir sonraki zamanda?
Mertlik mi bekledik düşmandan,
Yoksa aldandık mı?
Bilmeden mi girdik bu yanlış yola?

Onlar inandılar ebabilin de varlığına.
Düz ovada teslim olmadılar.
Karıncalar gibi çalıştılar yerin ta derinlerinde,
Çekirge sürüsüne karşı koymak için.
Patlattılar devasa çelikten makinelerini.

Altı da üstü de senin, yerin.
Yakınlarında aklını kullanmayanlar olsa da
Kalktılar ayağa direnmek için.

Şöyle demişti karıncaların kraliçesi:
Dikkat edin dostlarınız sizi bilmeden
Ayaklarının altında ezmesin.
Uygun yerlere çekilin.

Şimdi topyekûn çalışma zamanı.
Şükretmek için.

Güzel yoldan geldim.
Kavşakta bekliyorum, kahverengi sarı, çok sevdiğim sonbaharı.
Bekliyorum yeniden yaşayacağım baharı.

Gönlünde yer aç bana.
Koşmaktayım bir umut peşinde.
Halden hale döndür, ısıt üşüyen kalbimi.
Ateşin yoksa işte o zaman yıkılmış viraneyim.

Saklanmak istiyorum kalbine.
Orada benim olduğumu bil yeter.
Ben sıcak memleketin çocuğuyum.
Soğuk iyi gelmez bana.
Ilık esen rüzgârdır en sevdiğim.

Söndürme umutlarımı.
Bekliyorum.

Farkında mıyız, her gün biraz öldüğümüzün?
Kocaman mavi göller, ince uzun kıvrılan ırmaklar.
Ve insanlar.
Bahar tazeliğinde, yanıbaşımızda.
Sessiz.

Yakalanmış anlarımız.
Fotoğraf makinalarına hapsedilmiş.
Resimlerimiz.
İşte o biz.

Gülen, gülümseyen.
Ağlayan yok içinde.
Işığı yanmaz bakılmazsa kendilerine.

Bakılmak için de taa içlerine.
Kerem susuzluğunda.
Burada beklemekte.

Onlar da uzaklardan bir hayale yürüdüler.
Eyüp Sultan dendi mekânlarına.

Kucaklamak istediler uçtan uca dünyayı.
Ulaşamadılar menzillerine.
Hayalleri ile birlikte burada kaldılar.

Eyüp’tü adı, sultan oldular gönüllerde.
İşte şu bulunduğumuz yerde.

Hayaldi yirmi yaşında bir çocuğu Fatih yapan.
Karada yüzmek de vardı denize ulaşmak için.
Sesler duyulmuyor o zamandan, kadırgalar çoktan çekilmiş.

Bilmediğim bir dünyada, şimdi haliç kıyısında.
Hayat gibi kıvrılarak akıp gidiyor vagonlar.
Sırtındaki bir dünya yükle her biri bir yerden.
Götürüyor bizi, bilinmeyen bir hızda bir bilinmeze.

Yeniden başlamak bir hayaldi.
Şimdi eski ağırlıklarla birlikte buradayız.

Büyük büyük kuşlar uçuyorlar.
Gökyüzü mavi ve sakinken.
Taa yukarılardan.
Sesleri titretiyor içimizi.

Fotoğraflardan imrenip öylesine çok beğendiğimiz.
Yüksekten de seyredemiyoruz şu altımızdaki denizi.
Korkularımız belleklerimizde.
Yutuyoruz nefesimizi.

Eskiden turnalar vardı gurbetten sılaya dönen.
Yalnız bekleyenlere görünen.
Öyle içli söylenen içimizi yakan türkülerdeki.
Ve kalbimizin derinlerindeki.

Gökyüzünü bulutlar karartsa, ay ile yıldızlar ışıtsa da.
Hep başımız yukarılarda.
Kulaklarımızda o uçan kuşların sesi.

Artık uçanlar büyük büyük makineler içinde insanlar.
Kalplerinin kuytularına sakladıkları hüzünleriyle.
Ve özlemleriyle.
Bit kadar kaldı, yerde bıraktığımız canlar.
Yollarda irili ufaklı karıncalar.
Akşamları, kelebekler gibi yanan kanatları sıra sıra.
İşte bunlar unutamadığımız sılaydı.
Herkes kendi hayaline doğru yürürken.
Cıvıl cıvıl içimizi ısıtan çocuklarımız da.
Bıraktığımız yerde kaldı.

Gitsek de dönsek de hâlâ ateş gibi içimizde.

Elleri kolları bağlanmış Müslümanlık, hatta insanlık.
Rum’un galebe gelmesini bekliyor bugün.
Rüzgârın fırtınaya döneceğini bilmeden.

Kuş gibi avlandık.

Dışarıda yağmur boran.
Islandık mı ıslandık.
Kim kaldıracak düşenin kollarını.

Kırmadan.

Yaptığımızdan utandık.

Işıklar yanmalı pırıl pırıl aydınlatılmalıydı her taraf.
Denizin dibini boylamalıydı büyük büyük gemileri işgalcilerin.

Seyyit’ler gibi tüm yükleri sırtlanmalıydık.

Yenile yenile yenmesini öğrendiğimiz Sakarya gibi.
Dimdik ayakta hazır olmalıydık.

Bitsin bu sessizlik.
Çalsın davullar kurulsun halaylar.
İçimizdeki ukdeydi bu.
Derin uykudan şimdi uyandık.

Resimler.
Hepsi birbirinden güzel.
Beyaz saçlı, kara kaşlı.
Göğ gözlü, çil yüzlü.
Buğday benizli, esmer

Resimler.
Kaç yüzyıldır gidiyor bu kervan.
Çocuk sırtında, yörük kadınlarıyla.
Bu yolda.
Bilinmez.

İnci gerdanlı, portakal çiçeği kokusunda
Akdeniz kıyısında.
Sönmemiş körfezin kızıllığı
Hala için için yanmakta.

Al al yanaklı, sarışın esmer.
Beli bükülmüş.
Bastonu bir adım önde gider.
Mutlaka örter bir şeyle, varsa ak saçlarını.
Tahta çerçeveler içinde.
Resimler
Güzel mi güzel.

Resimler.

Baktıkça gözlerimizin içine.
Tir tir titretir, zemheri ayazı gibi içimizi.

Ve gidenler bu yollardan.
Artık uğramayı hiç düşünmez.

Hayatımın kırk yedi senesinde yol arkadaşım, eşimdin.
Kimselere söylemeden ne kadar da çok sevdim.
Kolay olmadı yokluğuna alışmak.
Senden sonra ayyuka çıktı sesim.

Kara kara gözlerin vardı, konuşmayan dillerin.
Zaten söylemen de gerekmezdi.
Dillenirdi her yerin.
 
Ölümünün yıldönümünde bir daha.
Dua ile anıyorum.
Allah’tan sana cennet diliyorum.

O benim en güzel yıllarımın yoldaşıydı.
Huzur bulduğum eşim.
Benden genç benden diri.
Takati kalmadı yedi yılda, beni terk etti.
O bana sükûnet verendi.
O gitti içimdeki huzur da bitti.
Yeniden huzur arıyorum.

Dalgın dalgın yürüyorum bir sokakta.
Kendi kendime konuşuyorum.
En iyi yetenek benim demiyorum.
İçimden geliyor şiir okuyorum.
Gecenin geç vaktinde bile ben hâlâ.
Aklımdaki düşünceler yüzünden kıvrılıp yatamıyorum.

Mutlu insanlar doğru eş seçenlerdir. 
Ben öyle derim.
O benim için en doğru eşti. 
Beni, yaşamında mutlu etti. 
Rabbim de onu son yaşamında mutlu etsin. 
Cennetine koysun diye yalvarıyorum.


Anılar bazen.
İçimizdeki ateş.
Bazen de efil efil esen bir meltem olur.
Benim ateşimi korlattı.
İnşallah size de bir merhem olur.
Dileklerimin en güzelini diliyorum.

16/09/2023

Benim işim şimdi zor.
Güzelim.
Hiç olmadığı kadar ağlak, sulu göz,
Fışkıran pınarlar gibiyim.

Akmadan edemiyorum.

Sen yoksun şimdi fotoğrafların var.
İçimi kanatan. 
Cansız. 
Bir zamanda donuk.

Bakmadan edemiyorum.

Sen ne güzel bir kadındın.
Kıskandığım, kıyamadığım.
Kalbimde sakladığım.

Sensiz edemiyorum.

Benim işim şimdi zor.
Güzelim.
Martın otuzunda saat üç on beşte.
Bittim.
Topladım çıkınımı, düştüm yollara.
Feryat, figandayım. 

Gitmeden edemiyorum.

Yoksun. 
Dilimde içli bir türkü. 
Elvan elvan güller biter bağında.
Arife gününde bayram ayında.
Mırıldanmaktayım.
Kara kara gözlerin vardı hâlâ taa içimde.
Sımsıcak.
Özlemdeyim. 

Gül’üm dedim; Gül’üm
Başka da bir şey demedim. 
Ben yârime Gül demem. Gül’ün ömrü az olur.
Bilemedim. 
Hüsrandayım. 

Doymadan kısacık bir ömre.
Gittin.
Seni çepeçevre sardı toprak.
Hüzünlendim.  
Şikâyetteyim.

Her şey dağılmış, moloz yığını her taraf.
Kalbim kırık.
Deprem yıkığı gibiyim, 

Gül’üm.
Ağlamaktayım.

Ufkum karardı. 
Kızıllığını sevdiğim Körfez'de.

Gittin. 
Yapayalnız bıraktın beni. 
Lodoslu masmavi bir Akdeniz gününde.

Üşüdüm de üşüdüm.
Çok soğuk yatak. 
Bir ömür var mı önümde, 
Sensizliğe alışacak.

Çok kötü; yalnızlık.
Hele de kalabalıkta.
Rabbim; yol göster bana.
Çarem yok sana sığınmaktan başka.

Dağılsın kara kara bulutlar. 
Al beni kanatlarına.

Ne kadar da çok muhtacım, şimdi.
Tutunacak bir dala.
Sımsıkı sarıl da,
Uçur beni aydınlık yarınlarına.

Gençtim, toydum.
Haberim yoktu sevda bilgisinden.
Sev ’den türeyen kelimeleri bilmezdim. 
Ama seni çok sevdim.

Kadim mezarlıkta.
Çam ağacının altında.
Uğurlamaya gelmişler; kalabalık.
Yasinler okunuyor bir yandan.
Beyaz elbisenin ucundan çocukların tuttu, usulca.
Bıraktılar toprakta açılmış kuytuya.
Üşümeyesin diye örttüler üstünü, sıkı sıkıya.

Yoksun yanımda. 
Tüm kaygıların bana kaldı; kuş gibi uçtun gittin.  
Kalın kalın kazıdım cismini her zerreme. 
Benimlesin. 
Burkuldum, hüzünlendim. 
Artık sen Rabbime emanetsin.

Sonra mezar taşına adın kazınır birde 57 de doğdu 23 de öldü yazılır. 

Şimdi çok sevdiğin topraktasın.

Keşke sulasaydım bakır bakracından.
Yeşerir miydin bilinmez.
Yapamadım.

Aşkı da işi de iyi bilirdin, aşı da.
Nice misafirler ağırladın şen şakrak.
Hiç yüksünmedin.
Büyük şehirde, ocak başında yaylada.
Yaşadığımız her yerde.
Unutmadım.

Arife günündeyim. 
Ailecek misafirlikte. 
Yanındayım.


https://www.gencyazar.net/bayram-ziyareti/

Parkta öylece oturuyorum.
Okudum şiirimi rastgele birine.
Güzelmiş dedi.
Güzelmiş.

Zaten kendisi de güzeldi.
Beni âşık eden de oydu.

Nede güzel yarattı en güzel yaratan. 
İçine de bir kalp koydu.
Kendim gizlendim içine. 

Sevgimi de besleyen oydu.

Şimdi yorgun kalbim.
Gücü yok koşmaya.
Yalnızlığında üşümekte.
Parlatayım içimdeki ateşi şöyle güçlüce.
Ayazdan sonra güneş açmış gibi apaydınlık. 
Haydi, hep birlikte çıkalım güneşe. 
Çiçekler kaplasın yüreğimizi.

Ateşimi de harlatan oydu.

Hayallerim sürgün tutmuş içimde 
Yuvasız kuş misali daldan dala gönlüm.
Kendime yeni bir hayat kurmak istiyorum.
Yok dediler, artık sen yetişemezsin bu hayale.
Çaresiz ölümü beklemek istemiyorum.

Anladım, içime de huzur koyan oydu.

Sevgiyi, içimdeki ateşi ve huzuru kaybetmek istemiyorum.
Ben halen yaşıyorum.

Şimdi daha iyi anladım, beni en iyi anlayan oydu.

02/09/2023

Bugün sabah birkaç kişiye.
Hayırlı sabahlar dedim ama.
Duyuramadım sesimi kimseye.

İşte bunlar hüznün ayak sesleri.
Kımıl kımıl kımıldıyor içimde.
Büyük yıkımdan geliyorum.
Deprem gördük. 
Sonra da büyük vedalaşma.
Kırk yedi yıllık eşimdi.
Benden genç benden diri.
Yedi yılda takati kalmadı beni terk etti.

Yokluğunda duvarlar üstüme geliyor.
Altında ezileyim mi?

Ben ne yapayım şimdi.

Gene depreşti anılar.
Kıpır kıpır kalbim.
İçimde deli rüzgâr.
Neden uyandım ben şimdi.
İşe acelem mi var.

Koyma dedim çift yastık.
Tekinde yatalım.
Yoksun.
Dayanamam ben artık.

Rüyamda.
Bilmem kaçıncı yaşında.
Çiğdem çiçeği topladık.

Baş yastığın yok artık.
Biliyorum.
Allah’tan sana cennet diliyorum.

Rabbim işimi kolaylaştır.
Her hayrına muhtacım.
Canlandır hayatımı.

Yeşert bereketli toprağımı. 



https://www.gencyazar.net/bas-yastigin-yok-artik/

Coşkun akan pınar gibi.

Namazda niyazdaydın. 

Rabbim iyisin bilir, temizledin kiri pası.

Umut ederim şimdi köşklerdesin.

Sular bulanır, gider durulur denizde. 

Sen beni yudun, arıttın. 

Buluşuruz inşallah Rabbimin cennetinde. 

Birlikte yollardaydık.

Mutlu umutlu.

Neler neler konuştuk.

Sensiz ilk gelişim.

Sağ koltuğum boş.

Levhada Adana bilmem kaç kilometre. 

Ağaçlar meyveye durmuş.

Yemyeşil toprak.

Birazdan Pozantı’dayım. 

Artık durmam hiçbir molada.

Yollarda seni aramaktayım.

Şehirler harap.

Deprem kaç yüzyılda bir. 

Yıkık dökük gördüğümüz her yer.

Kanadım kolum kırık.

Hüzün kapladı içimi.

Feryat figandayım. 

Allah rahmet etsin hepimize.

Sensizlik depremindeyim