İcon Bilgisi
CEYLANLI KÖYÜNÜN OLUŞUMU (İBRAHİM GÖK)
CEYLANLI KÖYÜNÜN OLUŞUMU
1994-2002 yıllarıydı. Bugünkü Ceylanlı/ Paler`de ilk ev kuran Köseosman`ın oğlu Akıllı Ehmet, (Ahmet Köse), Gallep Abdulla (Abdullah Köse), Köseosman torunlarından Mustafa Âşık, Ahmet Âşık ve köyün başka yaşlılarından İsmahal Köse, Abdullah Masca, E
mine Aslan, Mahmut Aslan, Gani Kefsiz, Abdurahman Emir (1) Ceylanlı köyünün oluşumunu anlattı.
Konar- göçer ve yaylakçı düzende yaşayanlar, olayların tarihlemesini rakamlarla belirlemez. Vakti zamanında, bahar, yaz, güz, kış aylarında, kara kış, zemheri, sahil ve yaylada, aşiretlerin iskan ve sürgün edilmesinde, kıtlıkta, ölet geldiğinde, çek
irge talanında, seferberlikte, Fransızların Hatay`ı işgal ettiğinde, çeteciliğin icadında, çetelerin Eşmişek`te buluşmasında, kaç kaçta, Türklerin gelişinde (Türk Ordusunun 5 Temmuz 1939`da Hatay`a ilk kez adım atışı), Hatay Türklerinden bazılarının
Cumhuriyeti benimsemeyip Şam`a göçmesinde, köyde okul kurulmasında, köylülere tarla verildiğinde gibi adlandırmalarla belleklere iz düşerler. Anlatımlara yaslanan tarihi belirlemelerin üç-beş yıl az veya çok olacağını yaşlılar daha iyi bilir.
Yaşlıların hatıralarına göre Ceylanlı köyünü kuranlar; Gavur dağları ile Kürt dağı ve çevresinde yaşayan konar- göçer, yaylakçı aşiretlerden ve yeni oluşmakta olan köylerden ayrılıp gelenlerdi
Ceylanlıların atalarının eski yurtlarından ayrılıp, yurttan yurda göçerek Eşmişek-Alan-Gündüzlü boğazında Paler/ Ceylanlı`yı yurd edinmeleri 1850-1868 yıllarını kapsar. Eşmişek yaylasına önce Çolaklılar, Fakılar, sonra İncikler geldi. İlk gelen aile
reisi Cevlan Osman namıyla Çolak Osman`dı.
Tarihi kesin bilinmeyen (1850) yıllarda Ceylanlı köyünün adı sahibi Ceylan Osman, hanımı Emiş Hatun ve çocuklarıyla, Maraş- Hassa arasından kalkar meşhur Küçükalioğulları`nın yurdu Payas yakınlarında Kavaklıoluk köyü ile Gömmece köyü arasında, Gömme
ce`nin altını kışlak edinir. Kavaklıoluk ve Ceylanlı yaşlıları Cevlan Osman`in kışladığı yeri "Cillanlı/ Cevlanlı/Ceylanlı Yurdu" olarak bilir. Aynı yere yaya üç saat uzaklıkta Gavur dağlarının Akdenize bakan yamacında; Kavaklıoluk köyünün yaylası D
emircikdibi`nden daha yukarılarda "Ispatan" ve Otluçukur"u yaylak edinir. Hayvanlar Ispatan, Otluçukur ve çevresinde otlatır. Cevlan Osman`ın hanımı Emiş Hatun Sarıseki köyündendi.
Cevlan Osman Gavurdağlarının Amik ovasına bakan yüzünde, Delibekirli Köyünün dört km. batısında kışlamaya başladı (1855). Ceylanlı ve Delibekirli köyü yaşlılarının hatıralarında bu yer "Cillanlı/ Cevlanlı/ Ceylanlı Yurdu" olarak anılır. İlkbahar`da5
km doğuda bazı bazı Almacık`a, aynı yıllarda Almacık`tan 3 km doğu, Alan`dan 2 km. batıda, Menteşe`nin aşağısı Yusufkozu`na yaylamaya çıkar.
Cevlan Osman, Eşmişek`i kışlak edindi (1858). Göz`den asırlık Koca Çınar`da içinde olmak üzere bugünkü caminin altına kadar, 200 m. genişlığinde bir alanı yurtsunur.
Bir, iki yıl içinde önce Fakı namıyla anılan Kavaklı Dede Maraş ile İslahiye arasından, sonra İncikler davul çomağı yanlarında olduğu halde Maraş-Antep-İslahiye arasından gelip Eşmişek`te yerleşir. İncik`in hanımı Sarıseki`den gelmedir.
Emir Muhammed, hanımı, oğlu Emir Mutafa Hassa ile Kömürler arasından gelir. Emir muhammed`in Kayseri yakınlarında yaşayan Emirzadelerden geldiği de rivayet edilir. Bu rivayetin güçlülüğüne degil zayıf olduğu daha çok kabulleniliyor.
Daha önce obası ile Küçükalioğulları`nın yurdu Payas- Sarıseki çevresinden Halep- Rakka yöresine geçtiği bilinen Köse Ehmed`in oğlu Köse Musa, Halep yakını Mümbüç (yöredeki adı Bummuş)`ten gelir. Köse Musa, Eşmişek yaylasına yerleştiğinde Köse Hasan
, Köse Ali ve Deli Beyazid adında üç oğlu vardı.
Mahmut Koca, hanımı ve çocukları Serçe Memet, Karaoğlan, Ehmetçe, Antekelioğlu Kırık-Han`ın güneyinde Mahmutlu köyüne yerleşir. Muhmut Koca`nın oğullarından Ehmetçe önce Mahmutlu köy düğününde birini silahla vurup öldürdükten sonra Antakya`nın Karak
sı (sonra Kavutcu, Karlısu) köyüne yerleşirler. Ehmetçe Karaksı düğününde de birini silahla vurup öldürür. Ehmetçe`nin işlediği cinayretler nedeniyle Mahmut Koca önce Mahmutlu, Karaksı, sonra sebebsiz olarak Karataş köyünden ayrılır, her bir köyde b
irer oğul bırakıp, dört oğluyla iskan günlerinde Eşmişek`ten üç km güneyde, bugünkü Ceylanlı`nın 1,5 km kuzeyinde, Gündüzlü Çayı`nın 50 m batısında kayalar üzerindeki tarıhi yazıtların çevresini kışlak edinir. Yazıtların çevresi eski ev harabeleri v
e aşılı/aşısız eytinlikti. Buraya geçici oturum yeri anlamına gelen "Banı" adını verirler. Eşmişek`ten daha ılıman ve kış ayları dökülmeyen yeşil yapraklı ağaçlarıyla keçilere daha uyğunluğu kabullenilen Banı bütün ailelere kışlak olur. İlk kış ayla
rı Eşmişek`te, çetin soğuk günlerden bahara kadar Banı`da kışlanır.
Köse Musa`nın oğlu Köse Osman, Eşmişek`ten 6 km doğuda; Bağlama yakınlarında Karakayalık`ı kışlak edinir, Eşmişek`in 4 km. güneyinde Gacenni`den içecek sularını at ve katırlarla taşır.
Yusufkozu bu yeni gelen ailelerin tamamına yaylak olur.
1865 yılında ilkbaharın yaza dönüşümüydü. Güneydeki Türkmenlerin, Kürtlerin sıcak iskan günlerinde Derviş paşa bir gece Amik ovasından Gavur dağlarını seyreder, dağ yamacında bir ışık görür, yöreyi tanıyan Amik ovasının Türkmenlerinden Eşmişek olduğ
unu öğrenir ve tez elden bir haber gönderir.
"Amik ovasına inmeleri durumunda tarla verilecek."
Bu haber üzerine Cevlan Osman, Fakı namıyla anılan Kavaklı Dede, Emir Muhammed, Köse Musa, gün görmüş kadınlardan Hacca Hatun, Emiş Hatun baş başa verirler, Osmanlı`nın Paşası haber gönderdi diye.
İskan yerinden kalkıp Gavur dağına yeni yaslanan Köse Musa dayanamadı.
"Osmanlı paşaları gene İstanbul`dan donanma kaldırıp, İskelele`ye (İskenderun`a) gelmiş, konar-göçer ve yaylakçıları aşağı ovaya çakacak!
Amik ovasına inersek; Eşmişek, Banı`da kışlamak, Yusufkozu`nda yaylamak haram olacak, keçiler, ve çoçuklar bataklığın sıcaklarında boğulacaklar. İvezler (sivrisinek) başımızdan eksik olmayacak , hastalık hayvanlarımızın, soyumuzun sopumuzun sonunu g
etirecek..
Fakılardan Kavaklı başını kaldırdı.
"Osmanlı Paşasının işi Ağa ve Beyinendir. Bizim on sekiz direkli çadırlarda oturan Ağamız, Beyimiz mi kaldı. Başzız konar-göçer, yaylakçıları ovaya indirecek, eli silah tutanları toplayıp yemene gönderecek."
Yurttan yurda konup göçtüğü yerde derin izler bırakan en deneyimli Cevlan Osman söz aldı.
"Konar- göçer, yaylakçı aşiretler bilmez mi! Neler oldu Gâvur dağlarının eteklerinde.
Osmanlılar Amik ovasına ayak basmadan önce, Çukur ovada, Payas, Sarıseki, Gavur Dağları, Amik ovası ve Halep çevresinde kimlerin yaşadığını çok iyi biliyordu.
Avşarlardan Gündüz- Oğulları Amik ovasında beylik kurdu, Payas- Sarıseki- Alan- Eşmişek/ Paler (sonra Ceylanlı), Amik ovasından geçen Anadolu ticaret (kervan) ve hac yolunu elinde tuttu, bir asırdan fazla yol üzerinde ve çevresinde hüküm sürdü.
Osmanoğulları İstanbul`dan kalkıp, Çukurova ve Amik ovasına ayak bastıktan sonra, Gündüz-Oğulları`nın yurdunda taş taş üstünde viran denecek bir eseri kaldı mı? Gündüzlü, Eşmişek`ten görünüyor. Gidip bakın, mezarlıktan başka birşey görecek misiniz?G
ündüz-Oğullarının oturduğu, yaşadığı yerin adını Karacaoğlan, "Gündüzlü`den seyir ettim/ Anteke`nin surun gördüm, " der. Başka bir türküsünde "Yürü bire GÜNDÜZLÜ`nün ovası/ Hani sana seyran eden melekler" der.
Gündüz-Oğullarından asırlar sonra Gavur dağları ile İskele (İskenderun) arasında Payas, Sarıseki`de, Kervan yolunun başında yurt tutup beylik kuran, gelip geçen kervancıdan, asil ailelerden, Padişah`ın yakınlarından yüz yıldan fazla yol bac (verği)a
lan Küçükalioğulları neredeler?
Dört yıl önce Ağustos 1865`te Mıstık (Mustuk) Paşa`nın konağına konuk olarak gelen Osmanlı askerleri Mıstık Paşa ve bütün ailesini hile ile yakalayıp İstanbul`a, oradan da Yugoslavya`nın Niş şehrindeki kale zindanına attılar. Mıstık Paşa, gece karan
lığında kalenin başından atlarken havada askerler tarafından vurulup, yaralıyken ipi bağazına takıp sallandırılır. Mıstık Paşa ve ailesi sürgüne gönderilirken oğlu Dede Bey askerlerin arasından kaçıp kurtulur, geldiğinde ata yurdu Payas`ın yerle bir
edildiği, aşiretin dağıtılığını görür. Büyük aşığımız Dadaloğlu`da Payas`a gelip Mıstık Paşa yurdunun yerle bir edildığini görür. "Sana derim sana Mıstık Paşa viranı", der.
Her birimiz paçalanmış aşiretten, obadan, aileden gelip Eşmişek, Banı ve Yusufkozu`nu yurt edinmedik mi? Yurttan yurda konup göçen elimizden kim kaldı? At oynatan kolu bazlı yiğitler nerede? Osmanlı`nın İstanbul`dan kalkıp, buralara gelmesi hayıra y
orulmasın. !..."
Haçça Hatun duramadı yerinde, açtı ağzını obanın en yaşlı kadını Emiş Hatun`a bir bilgeye danışırcasına.
"Bacım, ağalar, erler doğru söyler. Söylenecek sözün yok mu, ağzın mı kilitlendi?"
Emiş Hatun kilitlenen ağzını açtı gemlerden boşanırcasına.
"Yazıda (ova) , dağ eteklerinde rahat bırakılmayan, bulaşıcı düşmandan ve hastalıktan uzak duran, dağdan dağa göçen, Gavur dağlarının sarp kayalıklarını, pınar başlarını yurt tutan atamız, bilgemiz `Canımızı yazıda bulmadık, Gavur dağlarında bulduk`
der."
Yüz yıllar boyu Gavur dağları ve çevresiyle içiçe geçen yaşamın binlerce deneylerinin bilgeliğinde, "sıcak yaz aylarında ılık, pis, kokar suların biriktiği, sivrisinek, yatağı, bulaşıcı hastalığın at başı gittiği bataklı Amik ovası sizin, keklik öte
n, kekik kokan, mor dumanlı dağlar, çağıl, çağıl akan çaylar, su gözünün başları, serin yaylalar bizim olsun. Canımızı yazı da bulmadık, Gavurdağlarında bulduk" kararına bir kez daha varırlar. Derviş Paşa`ya "yerimizden memnunuz" haberini iletirler.
Eşmişek`te ilk yerleşen Cevlan Osman`ın adına duyulan saygınlığın unutulmaması için köye CEYLANLI adı verildi. 1865 yılında köy resmileşmiş oluyordu.
Cevlan Osman ve Emir Mustafa ilk muhtar adaylarıdır Eşmişek`te. Köylülerin muhtarlığı Emir Muhammet oğlu Emir Mustafa`ya vermesi nedeniyle Cevlan Osman Eşmişek`ten ayrılır, Alan yaylasının 6 km kuzeydoğusunda, Şalan kalesinin batısında Bedirik yayla
sına yerleşir. Kavaklı oluk köyü ile Gömmece köyü arasındaki eski yurdunda kışlamaya başlar. Cevlan Osman iki yıl sonra tekrar Eşmişek`e döner, önceki sahiplendiği yerin yarısını Köse Musa diğer yarısını da Fakı namıyla anılan Kavaklı Dede`nin almış
olduğunu görür, kendisi de bugünkü caminin alt kısmını yurt edinir.
Yaylak vakti koyunlar Otluçukur`da, Terazinin başında, Uzun Sırt ve Yellibbelen`de otlatılır. Cevlan Osman`la birlikte olan ailelerin malları Yellibelen`den aşağı Beşkoz´a, Carapınnar`a ayak bastılmaz.
Çobanlar hayvanları Beşkoz`a getirdiğinde, Sarısekililer önlerini keser.
Alan yaylası hiçbir kimsenin üzerine tapulu değildi, eskiden beri Sarısekililer sahiplenmişlerdi. Sarısekililerle Cevlan Osman`la birlikte hareket edenler arasında sürtüşme eksik olmaz.
"İzinin üstüne geriye dön, buralar sizin değil", diyerek çobanları döğerler.
Çobanlar, keçi sürüleri ile Alan ovasının kenarına gelir.
Sarısekililer:
"İzinin üstüne geriye dön, buralar sizin değil,"diyerek çobanları döğer.
Köse Musa:
"Ulan bu ne? Alan yaylasında bize yer yok mu?" demiş.
Gene keçi sürüsü Beşkoz`a doğru sürülür. Köse Musa, Köse Ali, Emir Mustafa ve daha birkaç kişi Yelli Belan`da hazır bekler. İki de gözcü konur. Sarısekililer çobanları döğmeye başlar.
Köse Musa ile Sarısekililerin en güvendikleri pehlivan Göde Şerif Carapınar`da teke tek kavğaya tutuşur. Göde Şerif` ile gelen İsa Musa da Köse Musa`nın gırtlağına sarılır. Köse Musa ecel terleri dökmeye başlar.
Köse Ali:
"Ağa vurayım mı?"
"Ulan ben şununla uğraşıyorum. Adam beni öldürüyor. Daha ne duruyorsun bre!" der.
Köse Ali, İsa Musa`ya ardıç çomruğuyla vurup kafasını deler. İsa Musa carkadan yere yıkılır. Kurşun değmiş gibi Sarısekililerin gözünün kirişi kırılır. Hepsini sopa ve taşlarla Ağca Gedik`ten aşağı aşırırlar. Aklı gitmiş İsa Musa, bir gölüğe (at) ba
ğlayıp Garip düzü`nden Ağca Gedik`e doğru sürülür.
Köse Musa şöyle der:
"Haydin bakalım, durup bekleyecek sıramız kalmadı. Bugün çadırları yıkıyoruz. Sarın bakalım yükleri."
Bu olay üzerine Çolak Osman (Cevlan Osman), Köse Musa, Fakı (Kavaklı Dede), Emir Mustafa, İncikler, Ehmetçe Yusufkozu`nda çadırlarını yıkıp eşyalarını hayvanlara yükler, Çamlık /Alan`a gelip bugünkü İbişlerin yerine kara çadırlarını kurarlar.
Burada öyle çamlar var ki; sele gibi. Her çama örme (halat) dolanmaz. Koca koca her biri iki üç asırlık. Alan yaylasındaki bu yeni yurda Çamlık adını verirler.
İsa Musa:
"Eğer ben Alan yaylasını Cevlanlılara yurt yaptırırsam, avradım üçten dokuza boş olsun," der. "Köse Musa, Cevlan Osman ve taraftarları Alan yaylasına çadır kurdu" diye İsa Musa Alan, Dörtyol, Payas- Sarıseki ve çevresinden sorumlu Mustafa Bey`e (*)ş
ikayet eder.
Bu olay ve daha önceden satlığa çıkarılan Alan yaylası devletin sorunu haline gelir. Alan sorununu çözümlemek için Mustafa Bey Payas`dan gelir. Alan`nı satın almak isteyenlerden Akçaylı Dingiller de bir çuval para ile gelir.
Köse Musa, Emir Mustafa, Fakı, İncik adına Cevlan Osman:
"Paşam bize de bir yer gösterin. Biz de yerleşelim, ondan sonra satın buraları."
Alan sorununu para ile çözemeyeceği kanısına varan Mustafa Bey;
"İşte tarla, işte yer, siz de burayı yurd edinin. Alan yaylanız olsun" Alan küçük sembolik bir para karşılığı Cevlan Osman taraftarlarına satılır. Devlet, Ceylanlıların Alan yaylasına yerleşmesıni onaylanmış oluyordu (1868)
Cevlan Osman, Köse Musa, Emir Mustafa, Fakı, İncik, Ehmetçe aileleri Kışlak yeri Banı`dan 2 km. aşağılara inip yerleşmek isterler.
Bozkaya`nın Gündüzlü`ye bakan eteğindeki Kara Mağara"larda Büyük Reyhanlı Türkmen aşiretinden birkaç aile yaşıyor ve Gündüzlü Boğazının denetimini ellerinde tutarak komşuların hayvanlarına ayak bastırmıyorlardı.
Köse Osman, Emir Mustafa Karamağaralılarla Gündüzlü Boğazı`nda önce Sarıbucak`ta sonra daha yukarılarda kurulacak olan Kırık değirmen önünde kavğa eder. Köse Osman, Hacı Saat`ı tokatlar, davar sürüsünün içinden büyük bir teke seçer, yatırmadan keser
. Karamağaralılara gözdağı verir. İki komşu arasındaki ilişkiler kanlı bir olayın eşiğine gelir. Kodallı köyünün sayğın kişilerinden Güro Ağa barışın sağlanması amacıyla Karamağara köyünün halkıyla konuşur:
"Cevlanlılara dokunmayın, Gündüzlü boğazına yerleşsinler, sonra onlar bizim hayvanlarımıza iyi çoban olur" diyerek ikna eder.
Köseosman, bugünkü dere camisinin batısında, Gündüzlü çayına 400 metre uzakta, Sabırların evlerinin ardına gelir, harcsız taşlarla duvar örmeye başlar, evin üzerini kara çadır ve ağaç dallarıyla kapatır. 1872 yılında Köseosmanla birlikte Banı kışlağ
ında Ceylanlılar daha aşağılara indiler. Kışlak olarak kullanmaya başlanılan bu yerin adı Ceylanlı kalacaktı.
Köseosman evinin güneyi, Gündüzlü çayının doğu yakası; bugünkü dere camiden 150 m kuzeye kadar kireç harç ve taşla örülü kalın duvarlar bulunuyordu. Topal Tıpız`ın baçesınde harabe bir değirmen 1965 yıllarına kadar duruyordu.
Dere caminin 50 m. aşağısında "Masça`"ların, "Kara"ların bahçe yerlerinde hamam veya saray, çaya paralel 200 m. uzunluğunda, 90-100 cm kalınlığında duvar kalıntıları, 1960 yılından sonra Karataş gediğinden güney ve doğuya doğru Karataş mahallesi ile
Gündüzlü çayının doğu yakasında İbişler (Beşiktaş) mahallesinin yerinde memer , bazalit taşından kapaksız lahit, Heykel, uzun kara taş sütunları , kireç sıvalı-sıvasız mağaralar ve kalın duvar harabelerıyla geniş bir alana yayılan tarihi şehrin kal
ıntıları köyün adını hazırlamıştı. Temel, duvar için kullandıkları Pa sözcüğünün çoğulu "Paler" Köye ad olarak vuruldu Eşmişek, Banı, Alan`i ilk yurt edinenlerden Cevlan Osman, Kavaklı Dede, Köse Musa, Haçca Hatun, Emiş Hatun ve sonra gelen aileler,
harabeleri Paler adı ile anıyorlardı.
Köyün içerideki adı Paler, çevre köylerdeki adı Cinnali, Cinlanglı, Cillanlı, Cıvlanglı, Cevlanglı, Ceylanglı, Cevlanlı, Ceylanlı, olarak söylendi.
Temel, duvar karşılığı " Pa" sözcüğü bugünkü Ceylanlılarca ev pasini yarmak, açmak, örmek, yekindirmek, yıkmak" olarak kullanılıyor.
Ceylanlılı İmam, Aşık Hacı Hakkı (Konyalıoğlu) Arapça elyazması, İsmail Hakkı Konyalı`nın Sefil Molla Divanı adıyla ABECE harflerine çevirisınde "bir hane yıkılıp, aradan zaman geçip viran olunca, o yerin adına " PE" denir. O sebepten dolayı bu maha
le dahe "PEĞLER" denilmiştir" (2) "Sefil Molla,nın kendi Divanı`na kaydetmiş olduğu şiirleri" aktaran Hasan Ayparlar, Hatay Halk Şairleri-2, Aşık Hasan (Konyalıoğlu) adlı yapıtında "Bizim elde Eşmişek var, Pâğler var"(3) Nijat Özön, Dil Klavuzu`nda"
Pâ (4), Karl Steuerwald, Türkçe- Almanca Sözlük`te "Pa: ayak." (5) olarak yazılıdır.
Türküde, hikayede ve günlük hayatta Paler adını kullanan Ceylanlılı kişilerden aktaralım:
Aşık Hacı`nın hikayelerinde "Ulan o Paler`in azğan tikenleri gül görükmeye başladı gözüme", der
Ceylanlı`ya ilk gelip ev kuran Köse Osman`nın kızı Elif Dükkancı torunu Yusuf`un ağıdında " şu Paler`in günden yüzü", Yeğen Ali mahlaslı Gövali; "Paler`den yukarı çıkarsam eğer// inip çıktıktıkça Paler`e", Demen Çavuş mahlası ile Muhammet Bebek; "be
n severdim Eşmişek, Paler`i", Kul Aşık mahlasıyla Bostan İbiş; "Seki`ye inince görünür Paler// Paler`e indik mi çayları akar", Yusuf Doğan; " Varınca koca Paler`e" Aşık Goncalar mahlası ile Mustafa Filik; "kalmadı Paler`de yeşil dal şimdi" diye söyl
er.
Ceylanlılara nerede kışlarsınız? Sorusunu yönelttiğinizde alacağınız cevap: Paler`de kışlarız"dır. Alan veya Eşmişek`ten kış ayları oturulan Ceylanlı`ya doğru giden bir Ceylanlılıya nereye gittiği sorulursa; alınacak cevap Paler`dir.
Paler/ Ceylanlı`nın kurulma aşamasında ve sonra üç- beş yıl içınde Kel Hasan oğlu Mustafa Kel Hassa-Tiyek´ten, Sabırlar Gavur dağının İskenderun`a bakan Abacıdan, Hasırcılar Payas`tan, Ulaşlılar Osmaniye yöresinden, Memmetali`ler (Doğanların ataları
) Alaybeyli`den, İbişler, Bakras`tan, Haliller Şarklı`dan, Abdullah Uşağı (Aslan) Kürt dağından, Barutçular Malatya yakınlarında Darende`den, Kürt Dükkancı Memet Muştan, Konyalı, Konyalıoğlu Konya yöresinden önce Hassa-Eğribucak`a sonra Eşmişek`e ge
lir.
Kürt Dükkancı Memet ve Barutçular hariç bütün aileler Gavur dağı, Kürt Dağı ve çevresindeki konar-göçer yaşam düzeninden ve yeni oluşmakta olan köylerden gelip yerleşirler.
İki ailenin Ceylanlı`ya gelip yerleşme öyküsünü anlatmadan geçmeyeceğim. Amacımız soy ağacı oluşturma degil, sadece nasıl bir yaşam düzeninden geldiğini örneklemeye yöneliktir.
Ceylanlıya gelip yerleşen ve daha sonra Hacılı Ağalar ve Hasırcı soyadını alanların öyküsü şöyledir:
1860`lı yıllarda Payas`ta Küçük Ali-Oğullarından Mustuk Paşa`ya vergi vermeyen Çolak Ali`nin arası açılır. Het iki tarafın adamları bir anlaşmaya varmak için görüşürken Çolak Ali ve adamlarından beş kişi öldürülür. Çolak Ali taraftarı ailelerin beşi
kteki fertlerine kadar öldürülme emri verilir. Çolak Ali ailesi dağılıp büyük bir kısmı Antep yöresine gider. Geride saklı kalan 4-5 yaşında bir kız ve oğlan 7- 8 yaşına geldiğinde dağın öbür yüzünde Eşmişek`e Cevlan Osman`a ve Fakılar`a gönderilir.
Gelen kız büyüdüğünde Aşık Küçük Mustafa`yı dünyaya getirir. Fakıların sahip çıkıp büyüttüğü erkek çocuk Hacılı ağadır. Çolak Ali`nin kızını gönülsüz almak isteyen zengin kişilerden biri Çolak Ali`nin adamlarınca öldürülür. Ölü hasıra sarılı olarak
Çolak Ali`nin evinde bulunur. Hacılı Ağaların hasırcılığı buradan gelir.
Soyadı kanunu çıkınca Hasırcı soyadını alırlar.
Ulaşlı soy adını alanların Eşmişek`e geliş öyküsü:
1865-1866 yılında Firka-i İslahiye "Gavur dağlarının mutlak hakimi Ulaşlı aşiretleri"nin çoğunluğu Osmaniye ve çevresine yerleştirilir. Ulaşlı aşiretinden Koca Hösün`ün oğullarından Hasan; Osmaniye`de kendi yakınlarindan bir kız kaçırıp Eşmişek`te İ
nciklere çoban durur. Daha sonra Hösün`ün kardeşlerinden Ömer ve Ali`yi de getirir. Ömer Fakıların, Ali İnciklerin çobanı olur. Ömer Fakıların, Ali İnciklerin kızlarından biriyle evlenip Eşmişek`te yerleşip kalır.
Eşmişek`te yerleşen Ulaşlıoğullarının bir bölümü bugün Eşmişek- Gövdere`de büyük mahalle konumundadır. Gövdere veya Ulaşlı mahallesi olarak bilinir.
.
(*) Mustafa Bey, Küçükalioğulları`nın hakimiyetine son verildikten sonra Payas- Sarıseki`den sorumlu Mültezim olmalı.
Kaynak:
1-Ceylanlılı kişiler:
İsmail Köse, Ağustos 1992, 1993.
Abdullah Masça, Ağustos 1993-1997, Temmuz 2000, Şubat 2001.
Emine Aslan, Ağustos 1997.
Akıllı Ehmet: Ahmet Köse, Ceylanlı Köyü Ağustos1996.
Aşık Abdulla: Abdullah Köse, Ağustos 1997.
Ahmet Aşık, Ekim 2000.
Gani Kefsiz: Ekim 2001.
Mustafa Aşık, Nisan 2002
2- Yayına Hazırlayan : İsmail Hakkı Konyalıoğlu, Sefil Molla Divanı, Kırıkhan- Alaybeyli Köyü (2000, yayım tarihini biz yazdık. ), sayfa 144
3- Hasan Ayparlar, Aşık Hasan (Konyalıoğlu), Antakya 1997, s. 71
4- Nihat Özon, Dil Kılavuzu, Arkın Kitabevi, İstanbul, 1985, s. 435
5- Karl Steuerwald, Türkçe Almanca Sözlük, ABC Yay. 1983, s. 730
Telif Hakkı © 2024 Aile Ağaçları | Yönetim