Osmanlı idari teşkilatında konar-göçer aşiretler nahiye veya kaza statüsünde birer idari birim olarak taksim edilmişlerdir. Bu suretle onlarm idari, mali, askeri ve güvenlik bakımından kontrol edilmeleri sağlanmış oluyordu. Mesela; Halep Türkmen Kazası, Türkan, Ebu Tahir nahiyeleri bu cümledendir.

Bu usul ile aynı zamanda onların başıboş bir şekilde hareket etmeleri ve çoğu zaman iç güvenliği tehdit eden bir unsur olmaları da önlenmiş oluyordu. Her kaza bir taraftan ticari ve diğer taraftan kültürel üstünlüğü ile yani çerçevesini bir kasaba veya şehir ile böyle bir topluluk merkezini çevrelemiş köylerin teşkil ettiği adli-idari bir birliği ifade etmekteydi. Şu halde kazaların doğuşu tarihı bir seyir içinde meydana gelmekte olup, bunu yaratan etkileri de tarihi iktisadi coğrafi ve kültürelolarak düşünmek gerekir. Ancak hiçbir kasaba veya şehir olmaksızın sırf köyler grubu halinde teşkil edilmiş kazalar da az olmakla beraber mevcut idi ve böyle yerler tabiatıyla kazaların doğuşlarına esas olan kuralı bozmuyordu. Bir merkez kasabası bulunmayan bu tür kadılıklar eski yerli idari bölümden kalma olmayıp büyük ihtimalle Türk göçebe hayatını bir icabı idi. Türkiye'de kazalara merkez görevi yapan kasaba ve şehirler, bir kısmı Türkiye kurulduktan sonraki devirde doğmuş olsa da büyük çoğunluğu itibariyle Bizans, Roma ve belki de daha eski devirlere kadar giden uzun bir tarihe sahiptirler. Mesela Ankara sancağı içindeki Türkmen Kadılığı herhangi bir merkez kasabasına sahip bulunmadığı gibi, Bozok sancağının da bir merkezi yoktu. Bu dönemi sonuna doğru kurulan Halep Türkmen Kadılığının da merkez kasabası bulunduğu bilinmiyor. Her üçü söylenen bölgede yaşayan ve aynı aşiretten olan Türkmen obalarını bir idare altında toplamak amacıyla teşkil edilmiş birleşimlerdi(l)

. Aynı amaç ve şartlarla Diyarbakır'daki Türkan cemaati Türkan Nahiyesi, Harput'ta Ebu Tahir Cemaati, Ebu Tahir Nahiyesi olarak teşkilatlandınımıştır. Gene Konya'daki Turgutlu cemaati Turgut ili Nahiyesi, Cihanbeyli cemaati de Cihanbeyli Nahiyesi (sonradan kazası) olarak teşkil edilmiştir. Bugünkü yerleşme coğrafyamızda cemaat adına kurulmuş pek çok kaza ve yer adına rastlamak mümkündür. Mesela Manisa'nın Ahmetli kazası, Rakka İskanına tabi olup, iskan olmayıp buraya göçüp yerleşen Reyhanlı cemaatinin Ahmetli kolunun adına atfen kurulmuş bir kazadır.

1 Mustafa Akdağ. Türkiye 'nin İktisadı ve İctimaı Tarihi Il, İstanbul, 1974, s. 83